“ Oyun arkadaşım olur musun?”
Çocuğuna bolca ekonomik değeri yüksek oyuncaklar alıyor olmasına rağmen dikkat süresinin kısıtlı olmasından, oyuncağa değer vermediğinden ve oynamadığından şikayetçi olan ebeveyn ve eğitimciler için “oyun nasıl oynanır” başlıklı bir içerik hazırlamak isterdim ama her çocuğun biricik ve özel olduğu gibi her oyun da farklı kazanımlara hitap ediyor ve her oyun içinde farklı disiplinleri barındırıyor.
İster sınıfta isterse oturma odasında olsun, çocukların büyük hayalleri, doğuştan gelen merakları, keşfetme ve risk alma arzuları vardır. İhtiyacınız olan tek şey, yararlanabileceğiniz kaynaklar, hayal gücünüz ve çocuğunuzla gerçekten keyifli ve nitelikli oynama arzunuz olacaktır. Uygulamalı öğrenme, iletişim, iş birliği, eleştirel düşünme ve yaratıcılık gibi önemli becerileri hayata geçirirken fikir ve modeller oluşturmak için ortam sağlıyor olmanız çocuğunuzun gelişimi için önemlidir.
Peki çocuklarla oynarken nelere dikkat etmeliyiz:
Öncelikle iyi bir başlangıç yapmak çok önemli. Çünkü oyuna devam edip etmeyeceği oyun arkadaşının ya da onunla oynayan yetişkinin başlangıçtaki tutumuna göre şekilleniyor. Eğer STEM Etkinlikleri gibi proje odaklı oyunlar oynayacaksanız, yeni bir projeye başlamadan önce, çocuğa projeyi tamamlamak için gerekli tüm malzemelere ve çalışacak yeterli alana sahip olduğundan emin olmak gerekiyor. Ayrıca oyunun başında çocuğa açıklama yapmak da kural oluşturmak ve kurallara uymak hususunda çocuğunuza kazanım sağlar.
Oyuna başlarken hatırlatmak isterim ki seninle 20 dakika boyunca oynayacak/etkinlik yapacağım. Benimle ne oynamak istersin?
Peki bu proje / oyun için neye ihtiyacımız var?
“Sence hangi konuda yardıma ihtiyacın olabilir?” gibi sorularla çocuğun oyuna/projeye başlarken düşünmesi sağlanabilir.
Çocukla oynayan yetişkinin aklından başka şeyler geçiyor ve oyuna kendini veremiyorsa sadece -mış gibi yaparak orada bulunması çocuğa yarar sağlamaktan çok zarar verecektir. O nedenle eğer çocukla nitelikli vakit geçirecek ya da oyun oynayacaksa ebeveynlerin diğer tüm rol ve kimliklerinden arınarak oyuna kendilerini vermeleri gerekir. Günümüz koşullarında ebeveynin pek çok sorumluluk arasında oturup oyun oynamasının kolay olmadığının bilincindeyim ancak siz de çocuğunuz için yaptığınız onca yatırıma rağmen bu çocuk neden mutlu değil sorusuna yanıt arıyorsanız, cevabın biraz da burada gizli olduğunu bilelisiniz.
Aktivite sırasında çocuğunuza yönelteceğiniz sorularla çocuğun bakış açısına yön verebilir, oynarken gelişmesini destekleyebilirsiniz. Örneğin Birlikte aktivite yaparken/ oynarken zor bir konuya sizin göstereceğiniz yaklaşımla çocuğunuzun sorunlar karşısındaki tavrına dair rol model olacağınızı unutmayın. Çocuğunuzun paylaşmasını, takım olabilme becerisini kazanması için sizinle takım halinde oynadığından emin olun zira biriniz bütün modeli yaparken ya da oyunu kurup yönlendirirken diğerinin izlemediğinden emin olun. Çocuğunuza oyuna ya da etkinliğe dair sorular yöneltebilirsiniz;
Acaba şunu şöyle yapsak nasıl olur?
Sence bunu nasıl çözebiliriz?
Bu bebek/araba/oyuncak ne demiş/ne yapmış olabilir?
Burada dikkat edilecek bir diğer husus da çocuk için değil çocuk ile birlikte keşfetme, onamak ve öğrenmektir. Bir proje hazırlarken ya da etkinlik yaparken (özellikle zorlanıyorsa) çocuğunuzun yerine yapma dürtüsüne karşı direnin. Bunun yerine ona yol gösterecek sorular sormak yararlı olacaktır.
Acaba şöyle yapsak ne olur?
Şu dikkatimi çekti…
Senin dikkatini ne çekti?
Çocuğunuzla vakit geçirirken çocuğunuzun duygularının farkında olun. Duygularını yansıtmak / aynalamak yapmak da çocuğun kendi duygularını tanıması ve isimlendirmesi adına faydalı olacaktır. Çocuklar bir şeyler yaparken, öğrenirken ve oyun sırasında öfkelenebilir, kafaları karışabilir, mutlu, heyecanlı vs. hissedebilirler. Çocuğunuzun duygularının farkında olduğunuzu belirtin ve gerekirse yeniden odaklanmalarına yardımcı olun.
Şu an öfkelenmiş olmalısın oyuncağına vuruyorsun.
Şu an keyifli hissediyor olmalısın
Neden böyle hissettin?
Bu proje üzerinde çalışmaya devam edebilmek için ne yapabiliriz?
Çocuğunuzun duygularının farkında olduğunuzu belirtiyor ve onun duygularını yansıtıyor olmanız çocuğunuzun sizinle ittifak kurmasını kolaylaştıracağı gibi anlaşılıyor olmanın da rahatlığını hissettirecektir.
Kutu oyunu, strateji oyunu ya da rekabet gerektiren oyunları oynuyor olmanız halinde çocuğunuzun kazanmak için güdüleneceğini ve hep kazanmak isteyeceğini deneyimlemişsinizdir. Başarısız olmak hiçbir zaman eğlenceli değildir. Çocuklar hep kazanmak ister. Başarısızlığın çoğu zaman başarıya götürdüğünü açıklayarak çocuğunuzu desteklemeniz ileride karşılaşacağı başarızlıkları karşısındaki tutumun belirtleyecektir. Sorunu onun yerine çözmeye çalışmayın, onun adına sorumluluk alıp tüm problemleri çözeceğiniz hususunda çocuğu cesaretlendireceği için yeniden denemeyi, baştan başlamayı tercih etmeyecek ve hayatı boyunca sorunlarını başkasının çözmesini bekleyecektir. Bunun yerine, deneyecek yeni şeyler düşünmelerine yardımcı olun. Neyin işe yaramadığını ve değiştirmenin yollarını konuşun. Başarısız olmanın sorun olmadığını vurgulayın.
Bazen başarmadan önce başarısız olmamız gerekir. Böylece öğrenmiş oluruz, gibi geribildirimler verebilir, “Nerede sorun var?” “Neyi değiştirebiliriz?” gibi düşünmesine ve çözmesine yardımcı olabiliriz. Elbette tüm bu süreçte çocuğun çabasını taktir ediyor olmalı, çocuğa öfkelenmemeli ve çocuğu motive edecek ses tonu kullanıyor olmalısınız.
“Zorlansan da çalışmaya devam etmeni çok beğendim.”
“Sinirlenmek yerine yardım istemeni çok beğendim.
“Hiç pes etmedin, bu harika!” gibi tümcelerle çocuğunuzu motive edebilir, tekrar denemesi için cesaretlendirebilirsiniz.
Unutmayın çocuğunuzun oyuncaktan çok onunla oyun oynayacak arkadaşa ihtiyacı var.
Çocuğunuzun oyun arkadaşı olmaya hazır mısınız?
Pınar Yeşiltay Sevim
25.11.2021